Kaiu Shirai tarafından yazılan ve Posuka Demizu tarafından çizilen İngilizce adı “The Promised Neverland” olarak da bilinen Vadedilmiş Yokyer mangası, 2016’dan 2020’ye kadar haftalık Shounen Jump magazininde yayınlanıp 20 ciltten oluşmaktadır. 2019 senesinde animenin ilk sezonu yayınlanıp 2021 senesinde ikinci sezonla birlikte final vermiştir.
Peki bu anime izlemeye değer mi? İyi ve kötü yanları nelerdir? İzlerken aklımdan neler geçmiştir? İkinci sezona yapılan eleştiriler hakkında düşünceler nelerdir? Bugün bu konuları ele alacağız.
Dış Dünyaya Olan Merak
İlk bölümde Emma, Norman ve Ray adlı ana karakterlerimizin “dış dünya”ya olan merakları hakkında konuştuklarını görüyoruz.
Animenin başında karakterlerin hem kişiliklerini ortaya koymuştur hem de hikâyenin temasını anlatmıştır. Bu üçlünün birbirinden zeki çocuklar olduğu gösteriliyor, üçü de ders açısından en yüksek not alanlardan. Bu ortak yönlerine rağmen üçünün de kişiliklerine yansımış olan felsefe ve prensipleri açısından farklı fikirlere sahip olduklarını da görüyoruz.
Dış dünyada bir aileye evlat edinmenin hayalini kuran Emma, evlatlık alınan arkadaşı Conny’i uğurlamaya gider ama sonra Emma Conny’nin en sevdiği oyuncak tavşanını unutarak gittiğini fark eder. Norman’la birlikte oyuncağı gitmeden yetiştirmeyi çalışan Emma ve Norman sonra Conny’nin canavarlar tarafından yendiğini görür, üstelik onlarla bakma yükümlü olan yetimhane annesi Isabella’nın o canavarlarla konuştuğunu görürler.
Bununla birlikte gördüklerini Ray’e de anlatırlar. Sonra bu üçlü hem İsabella şüphelenmeden bir kaçış planı bulmaya çalışırlar hemde canavarlarla dolu bu gizemli dünyadan nasıl kaçacaklarını araştırırlar.
Karakterler ve Çakışan Felsefeler
Emma yetimhanede hem cana yakın ve neşesiyle biliniyor, hemde en büyük olduğu için de herkesin ablası olarak da görülüyor. Çoğu zaman küçük çocuklarlarla oynar ve bazen enerjik kişiliğinden yaramazlık da yapar. Kısacası pozitif enerjisiyle tüm yetimhane tarafında sevilen birisi. Fakat, dünyanın gerçek yüzünü öğrenince herkesi, yani kendi yetimhanesiyle birlikte diğer yetimhanelerdeki tüm çocukları, canavarlarla anlaşarak insan dünyasına kaçmak ister.
Ray bir yandan umursamaz ve gerçekçi bir düşünce yapısına sahiptir ama bir yandan da arkadaşlarına değer veren birisidir. Dışarı dünya hakkında konuşurken bu konuyla pek ilgisi olmadığını görürüz, sonrasında gerçekleri öğrenince Emma herkesi kurtarmak istediğini söyler fakat Ray ona katılmaz ve imkansız olduğunu söyler. Sonra ikna olur ve Emma onun arkadaşı olduğu için onun bu planında yardım eder. Ray ayrıca gözlemci ve kurnaz birisidir; küçük detayları çabuk yakalayabilen birisidir ve istediğini elde etmek için karşısındakiyle anlaşıp onu manipüle edebilecek bir yeteneğe sahiptir. Kendinden başkasını umursamaz gibi görünsede aslında arkadaşlarını satan birisi değildir, tam tersi onlar için kendini feda etmeye hazırdır.
Norman, Emma ve Ray’e karşı daha sakin ve aslında duygusal bir karakterdir, fakat buna rağmen en karmaşık ve ilginç karakter olduğunu söyleyebilirim. Norman’ın bu duygusallığı kendisine zarar verip, kötü yollara sapmaya neden olmuştur. Bu yönü de aslında Emma’nın felsefesine bir paralel olduğunu söylebiliriz. Emma ve Norman herkesi kurtarmayi hedeflese bile Norman’ın düşünceleri farklıdır, canavarlarla anlaşılamayacağını düşünür ve hepsini öldürmek ister. Bu onu yalnız ve acımasız bir yola sürüklemiştir.
Anime vs Manga?
Özellikle ikinci sezonun çıkışında en çok eleştiriye tabi tutulan taraf, animede manganın birçok arcları geçip finali ikinci sezonda vermek oldu. Kendim de mangadan ziyade animeye yoğunlaşan birisi olarak bunu duyunca mangayı da okumaya karar verdim.
Manga ve animeyi karşılaştırmak gerekirse söylenen eleştiriler haklıdır. Manganın birçok yeri animeye alınmamış, üstelik bayağı bayağı hikâyenin kendisinde de değişiklikler mevcuttur. Bu “berbat anime, izlemeyin” anlamına gelmez, keyifle izlenilir ama mangadaki sonradan tanıştığımız karakterler animede hiç yok. Emma, Norman ve Ray’in uğraşları, özellikle Emma’nın kendi prensipleri karşısında zorlanması, Norman’ın büyümesi ve asıl hikayenin sonu gibi kilit noktalar ya hiç animeye alınmamış yada komple değiştirilmişitir. Yine de anime bir şekilde bitip sonuçlandırılmıştır ama bu detaylarının kesilmesi hem hikâye ve karakterlerin derinliğini yok etmiştir hem de tahmin edebileceğiniz gibi, hikâyeyi oldukça hızlı bitirdi.
Kısacası, anime izlenilir ama bu detayların eksikliği animeyi neredeyse bambaşka bir hikâyeye çevirmiştir. Bundan ziyade animasyonu gayet standart olan bir animedir ve teknik açıdan göze batan bir sorunu yoktur. Bu sebepten dolayı manga okumaktır yada anime izlemektir, tercihi size bırakıyorum.
